2010’lu yılların ilk döneminde Türkiye’de et üzerine çalışan restoranların konsept değiştirmeye başladığını gördük. Bunlardan en çok dikkati çekenler ise kesinlikle Nusret Gökçe’ye ait olan Nusr-Et ve Burak Özdemir ile ailesinin ortak işlettiği Hatay Medeniyetler Sofrası oldu. Bu iki birbirine hem çok benzeyen hem de hiç benzemeyen konsept çok kısa zamanda birer dünya markası haline geldi.
CZN Burak olarak tanınan Burak Özdemir ve Nusr-Et markasının yaratıcısı Nusret Gökçe günümüzde tüm dünyada tanınan birer süper yıldıza dönüştü desek abartmış olmayız. Peki, iki başarılı şef ve işletmecinin kişisel çabaları mı markalarını yüceltti ve tüm dünyaya tanıttı? Yoksa kurdukları başarılı işletmeler mi onları bu kadar ünlü yaptı? Gelin detaylara hep birlikte bakalım.
Nusret Gökçe Kimdir? Nusr-Et Fikri Nasıl Ortaya Çıktı?
Etlere fısıldayan adam olarak bilinen ünlü Türk şef, kasap, işletmeci ve “influancer” olan Nusret Gökçe’nin dünyanın en popüler insanlarından biri olma hikayesinin başlangıcı 1983 yılına dayanıyor. Nusret Gökçe pek varlıklı...
Nusret Gökçe 1983 yılında Erzurum’da geçim darlığı çeken bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Nusret Gökçe’nin kaderini değiştiren ve bu günlere gelmesini sağlayan hadise ise maalesef ailesinin durumu nedeniyle okulu bırakması oldu. Ortaokul çağlarında kasap çıraklığına başlayan ünlü işletmeci uzun ve yorucu çıraklık yılları ardından 2007’de “Etin Profesörü” Cüneyt Asan’ın açtığı Günaydın Steakhouse’a geçiş yaptı. Burada kasaplık ve aşçılık çalışmalarına devam eden Nusret Gökçe elindekiyle yetinmedi. Et işleme ve pişirme ile ilgili tüm detayları öğrenmek için Güney Amerika’nın yolunu tuttu. Beş parasız, dil bilmeden ve kaçak olarak bir süre Arjantin, Brezilya gibi ülkelerde çalışan Nusret Gökçe et ile ilgili çok önemli şeyler öğrenip yurda döndü. Bu bilgilerini Cüneyt Asan ile birlikte Günaydın’a aktardı. Fakat onun aklında kendi işini kurmak vardı. Günaydın’dan tekrar ayrıldı ve bu defa da New York’a gitti. Yine Güney Amerika’dakine benzer bir senaryo içinde buldu kendini. Zorlu çalışma şartları, düşük ücretler ve bilmediği dil ona sorun yarattı. Nusret tüm bunlara göğüs gerdi ve restorancılığı öğrendi. Türkiye’ye geri döndüğünde kendi işini kurmak için hazırdı. Tek eksik paraydı. Yakın dostu Mithat Erdem’in yatırımını alan Nusret Gökçe para konusunu çözünce Nusr-Et projesi kısa sürede hayata geçti. Dostuna olan borcunu 5 – 6 ay içinde ödeyen Nusret Gökçe yoluna bir süre tek devam etti. 2012 yılında ise Doğuş Grubu’nun desteğini aldı. Dev bir sponsorluk işin içine girince Nusr-et büyümeye ve şubeleşmeye başladı. Bir de Nusret Gökçe’nin sosyal medyada “Salt Bae” hareketi ile fenomen haline gelmesi restoran zincirini kendi alanında dünyanın zirvesine taşıdı. Nusr-Et Steakhouse bugün Londra, Las Vegas, Los Angeles, New York, Dubai, Riyad ve İstanbul gibi dünyanın merkezi kabul edilen metropollerde müşterilerine hizmet veriyor.
CZN Burak Adı Nereden Geliyor? Burak Özdemir Kimdir?
CZN Burak lakabı ile ünlenen ve dünyaca ünlü restoran zinciri sahibi Burak Özdemir 24 Mart 1994’te İstanbul’da dünyaya geldi. Ünlü işletmecinin bazı kaynaklarda 1995 veya 1996 yılında doğduğuna dair iddialar...
Aslen Hatay Yayladağı kökenli bir aileye mensup olan Burak Özdemir 1994’te İstanbul’da doğdu. Burak Özdemir’in babası tekstil sektörüne hizmet veren bir iş insanıydı. Burak Özdemir ailesinin durumu iyi olmasına rağmen küçük yaştan itibaren iş hayatının içinde olmayı seçti. Babasının yanında bir süre çalışan Özdemir gençliğin verdiği cesaret ile babasının yanından ayrıldı ve başkalarının yanında çalışmaya başladı. O dönemde babasından yarım ve para almayan Burak Özdemir hamallık dahil pek çok işin içinde bulundu, birçok yerde çıraklık yaptı. Fakat Burak Özdemir’in aklında her zaman bir restoran açma fikri vardı. Çocukken yazları dedesinin Hatay’daki lokantasında vakit geçiren ve çalışan Burak Özdemir işletmeci ve şef olmak istiyordu. Bu fikrini babasıyla paylaşan Burak Özdemir olumlu yanıt alınca babasının koyduğu sermaye ile Hatay Medeniyetler Sofrası’nı kurdu. İlginç bir karakter olan CZN Burak kendi işinin patronu olmak yerine çalışan olmayı seçti. Restoranların tüm işletmeleri halen babasının elinde bulunuyor. Burak Özdemir ise kendi yarattığı marka altında bir çalışan olarak hayatına devam ediyor. CZN Burak’ın kurduğu Hatay Medeniyetler Sofrası İstanbul’da yerli ve yabancı müşterilerin büyük ilgisine uğrayınca artık şubeleşme kaçınılmaz oldu. Bir de CZN Burak sosyal medya için çektiği videolar ve yaptığı paylaşımlar ile bir internet fenomenine dönüşünce işler bir anda çok fazla büyüdü. Türkiye’deki şubelerinin yanına Dubai ve Tacikistan’da açtığı yeni şubeleri ekleyen CZN Burak yoluna doludizgin devam ediyor. CZN Burak’ın dünyanın en ünlü simaları ile yakın ilişkiler içinde olduğu da gözlerden kaçmıyor.
Nusr-Et ile CZN Burak Rakip Mi?
Nusret Gökçe’nin dünya çapında büyük başarıya ulaşan steakhouse zinciri Nusr-Et ile Burak Özdemir’in Anadolu ve Arap kültürüne ait yemekleri tüm dünyaya sunduğu restoran zinciri CZN Burak elbette belli açılardan birbirleriyle rekabet içindeler. Fakat iki restoranın kulvarlarının tamamen aynı olmadığını da hatırlatmak lazım. Bu arada Burak Özdemir’in Türkiye’deki restoranları halen markanın kuruluş ismi olan Hatay Medeniyetler Sofrası olarak faaliyetlerine devam ediyor. CZN Burak restoranları organizasyonun yurtdışı ayağını oluşturuyor. Biz isimlere takılmadan Nusr-Et ile CZN Burak arasındaki rekabete kısaca bir göz atmaya çalışacağız.
İki restoranın da menüsünün et ağırlıklı olduğunu günümüzde pek fazla bilmeyen kalmadı diyebiliriz. Sosyal medyanın etkisi ile Nusr-Et’e veya CZN Burak’a gitmeyen milyonlarca insan bile menüye neredeyse hakim hale geldi. Bizce bu durumda bir beis yok. Sonuçta reklam ve “influance” çağında yaşıyoruz. Etkileşimin yüksek olması gayet doğal. Zaten iki şefi ve iki markayı bu denli popüler hale getiren de sosyal medyanın ve etkileşimin gücü oldu. Nusr-Et ve CZN Burak her ne kadar et üzerinden bir restoran zinciri işletiyor olsalar da aralarında farklar var. Nusret Gökçe daha Güney Amerika ve Batı tarzı bir steakhouse zinciri işletirken CZN Burak Arap Yarımadası’ndan çıkan lezzetlerin ağırlıklı olduğu ve daha büyük porsiyonlar sunan bir sistem kurmuş. Bu fark Nusr-Et ile CZN Burak’ın Türkiye piyasasındaki rekabetini biraz olsun düşürüyor. Çünkü Nusr-Et’in konseptine sadık müşteriler ve CZN’nin konseptine sadık müşteriler var ve insanlar Türkiye’de iki kültüre de gayet hakimler. Bu nedenle çoğunlukla seçici davranıyorlar diyebiliriz. Tabii ki Nusr-Et’e giden CZN Burak’a da gidiyor; ancak aradaki farkı bariz şekilde seçebiliyor ve bilinçli şekilde gidiyor. Bu iki restoran zincirini bilinçli şekilde ziyaret etmeyen kesim ise sosyal medya fenomenleri, “influancerlar”, denemek için tek seferlik gelen müşteriler ve yabancı turistlerden oluşuyor. Bu ortak payda iki restoran zincirinin Türkiye’deki rekabet çemberini oluşturuyor. Yani iki dev arasında, Türkiye’deki rekabet pek de büyük değil. Zaten bu iki devin piyasaya hakim olması Nusr-Et ve CZN Burak’a benzer irili ufaklı birçok restoranın açılmasına neden oldu. Birçok insan daha uygun fiyatlı oldukları için o restoranlara da yönelebiliyor.
Nusr-Et ile CZN Burak’ın asıl rekabet içinde oldukları alan yurtdışı pazarı. Aslında aynı kulvarda olmayan iki marka Türkiye’den çıktığı ve birbirini farkında olmadan desteklediği için bir rakip haline geldi. Tüm dünyada bu denli “influance” gücü yüksek ve tanınan iki et şefi daha yok diyebiliriz. Bu nedenle Nusr-Et ve CZN Burak hem birbirlerine prim yaptırıyor hem de tatlı tartlı rekabet ediyor. İki restoranın sunduğu konsepti de Türk ve Ortadoğu mutfağı kabul eden yabancılar hem Nusr-Et’i hem de CZN Burak’ı sıklıkla ziyaret ediyor. Bu nedenle iki marka arasında ister istemez bir rekabet doğuyor. Spor, sinema ve iş dünyasının en ünlü simaları bu iki Türk restoranının dünyadaki şubelerini sıklıkla ziyaret ediyor ve “Turkish Cusine” olarak kabul ediyor. Yani, onlar için CZN Burak da Nusret de aynı işi yapıyor.
Gelelim rekabetin ayrıntılarından sonucuna. Nusr-Et daha köklü, daha ünlü ve daha çok şubeye sahip bir restoran zinciri olduğu için rekabette şu an CZN Burak’ın önünde. Fakat CZN’de çok yakında Nusr-Et’i yakalayacak gibi görünüyor. Burak Özdemir’in markası hızla büyümeye devam ediyor. Nusret Gökçe ise şu anda steakhouse ve et ağırlıklı restoran dünyasının zirvesinde oturuyor. Sonuç her ne olursa olsun iki Türk markasının kendi kulvarlarında dünyaya hükmettiğini görebiliyoruz.
İki Markanın Dünya Devi Haline Gelmesinde Neler Etkili Oldu?
“Nusr-Et ve CZN Burak nasıl dünya devi markalar haline geldi?” sıklıkla duyuyor ve görüyoruz. Pek tabii ki iki markanın doğuşunda, ilerleyişinde ve sistematiğinde temel farklar olsa da ortak paydaları da oldukça fazla. Çünkü yeme – içme gibi tüketime dayalı bir alanda başarıya ulaşmak için temel bazı şeyleri ortaya koymak gerekiyor. Bunların başında kalite geliyor. Kalite elbette yalnızca malzeme kalitesi değil. İşletmenin, malzemenin ve hizmetin baştan aşağıya kaliteyle özdeşleşmesi gerekiyor. Bunu hem Nusr-Et hem de CZN Burak gayet başarmış görünüyor. Zaten kalite olmasa bir işletmeyi reklam vs. gibi unsurlar bu denli uzun süre ayakta tutamaz. Aynı zamanda bu işletmeler dünyanın çok özel destinasyonlarında şubeleşmeye gidemez. Bu nedenle kaliteli olduklarından şüphe yok diyebiliriz.
Kalitenin ardından reklam ve tanıtım geliyor tabii ki. Bu iki markanın önünü açan ve büyük başarı getiren yeni reklam kültürü oldu. Eski tarz basın ve reklamcılık faaliyetleri ile asla bu kadar kısa bir zamanda çok ünlü olmak mümkün değildi. Günümüzde ise sosyal medyanın gücü korkutucu derecede yüksek ve bir gecede büyük üne kavuşmak mümkün. Nusr-Et ve CZN Burak bir günde buralar gelmediler elbette ama eskiden bir restoran zincirinin dünyanın zirvesine ulaşması için geçen sürenin çok azını harcayıp bu noktaya geldiler diyebiliriz. Sosyal medyayı etkin kullanmanın ne denli önemli olduğunu tüm dünyaya öğreten bu iki Türk markası kurucularının toplumda yakaladığı sempati ile birlikte büyüdü.
Nusr-Et restoran zincirinin kurucusu Nusret Gökçe sosyal platformlarda paylaşılan et tuzlama tekniği ile bir anda tüm dünyanın tanıdığı bir fenomen haline geldi. “Salt Bae” adı verilen bu teknik Nusret Gökçe ile özdeşleşti ve tüm dünya Nusret’i taklit etmeye başladı. Ayrıca ünlü ismin sürekli yuvarlak güneş gözlüğü takan, uzun at kuyruğu saçlı ve kaslı imajı adeta markanın sembolü oldu. Yani, uzun lafın kısası Nusret Gökçe’nin karizması ve sosyal medyada yaptığı ilginç şovlar Nusr-Et markasını bulunduğu noktadan üç adım öteye taşıdı. Bugünlerde Nusr-Et Londra, New York, Dubai, İstanbul gibi dünyanın en büyük metropollerinde, çok nezih noktalarda müşterilerine hizmet veriyor. Nusret Gökçe’nin her yaptığı sosyal medyanın gündemine bomba gibi düşüyor ve milyonlarca kez izleniyor. Ünlü işletmecinin restoranlarına gitmek için insanlar sıraya giriyor. Bu başarı tamamen kalite ve iyi organize edilmiş bir “influance” stratejisinin ürünü demek mümkün.
Nusret Gökçe’nin sosyal medyadaki gücü, “influance” etme kabiliyeti ve etkisi ile ilgili ne söylediysek bunların tamamı Burak Özdemir için de geçerli. CZN Burak mahlasını kullanan ünlü işletmeci ve şef, tüm dünyada sosyal medyada en çok etkileşim alan isimlerden bir tanesi. Sabit şekilde kameraya bakarak ve sürekli gülümseyerek çektiği yemek videoları ile adını duyuran ve sevilen CZN Burak, artık çok farklı içeriklere de imza atıyor. Sosyal medyanın “Gülen Adam”ı sosyal sorumluluk projeleriyle ilgili içeriklerden tutun fantastik süper kahraman temalı içeriklere kadar oldukça geniş bir alanda videolar piyasaya sürüyor. Hem Nusret Gökçe’nin hem de Burak Özdemir’in dünya yıldızları ile çektikleri içerikler de sosyal medyada ve toplumda oldukça büyük ilgi görüyor. Durum böyle olunca her iki ismin restoranları da kalite ve reklamın gücüyle dünyanın zirvesine kolaylıkla çıkabiliyor diyebiliriz.
Sıra | İçerik | Kullanıcı Puanı |
---|---|---|
1 | Nusret Gökçe (Nusr-Et) | 9,0 |
2 | Burak Özdemir (CZN Burak) | - |