Tarihçesi onlarca, hatta çoğunlukla yüzlerce yıl öncesine dayanan her bir yemeğin kendine has bir ortaya çıkış hikayesi var. Ancak biz bu hikayelerin çoğundan haberdar olmuyoruz. Bazı yemekler ise hikayelerini de yıllarca yanlarında taşıyor ve kulaktan kulağa gelecek nesillere aktarılmasını sağlıyorlar. Üstelik, bazılarının gerçekten çok ilginç hikayeleri var.
Bugün dünyanın farklı ülkelerine ait olan ve artık tüm dünyada yaygın olarak tüketilen sekiz farklı yemeğin ya da tatlının nasıl gastronomiye kazandırıldığından söz edeceğiz. Elbette söz konusu yemeklerin tariflerini de aşağıda bulabilirsiniz. Bakalım, lezzetiyle olduğu kadar ilginç hikayesiyle de ön plana çıkan lezzetler hangileri? Şimdiden keyifli okumalar!
1. Donut
Amerikan kahvaltılarının vazgeçilmez tatlarından biri olan donut, uzun zamandır ülkemiz de dahil olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde yoğun ilgi gören bir tatlı. Biz donut’ı kahvaltıda tüketmeyi pek tercih etmesek de...
Amerika’nın en ünlü ve sevilen hamur işlerinden biri olan donut’ın kökeninin aslında Hollanda mutfağına dayandığını biliyor muydunuz? Yağda kızartılan bir tür hamur işi olan donut, Hollanda mutfağında olykoeks olarak adlandırılan lezzete çok benziyor. Çünkü olykoeks domuz yağında kızartılan tatlı ve yuvarlak hamur parçaları anlamına geliyor.
Yaygın inanışa göre, bu nefis tatlı 19. yüzyılın ortalarında, Hollandalıların Kuzey Amerika’ya göç etmesi sonucunda Amerikan mutfağına dahil olmuş. Zaten tüm dünyaya da buradan yayılmış. Ancak bildiğiniz gibi, donut’ın günümüzdeki formu olykoeks’den biraz daha farklı. Hamur parçalarının ortası delik.
Bu değişiklik de yine 19. yüzyıl ortalarında gerçekleşmiş. Olykoeks bu dönemde hem ucuz maliyetli hem de pratik bir lezzet olduğu için büyük gemilerde çok sık hazırlanıyormuş. Gemilerden birinde, kaptanın annesi ve aşçı olan Elizabeth Gregory, hazırladığı kızarmış hamur toplarının içine mürettebata enerji vermesi için ceviz ve fındık da eklemeye başlamış. Ancak hamur parçaları kızartılırken ortası bir türlü pişmiyor, sürekli çiğ kalıyormuş.
Kaptan Gregory, bunun üzerine annesine bir öneride bulunarak hamuru halka formuna getirmeyi ve böylece ortasını boş bırakmayı önermiş. Bu öneri uygulanınca, ortaya bugünkü donut formu çıkmış. Zaten donut ismini koyan da Elizabeth Gregory olmuş. Böylece günümüzde Amerikan polisiye filmlerinin neredeyse tamamında gördüğümüz, rengarenk ve bol şekerlemeli donut’ların temeli atılmış.
2. Kruvasan
Pratik Fransız kahvaltılarının ve brunch’ların gözde lezzeti olan kruvasan, uzun yıllardan beri ülkemizde de oldukça popüler. İşin doğrusu, bayat ya da kötü hazırlanmış bir kruvasan gerçekten çok kötü bir lezzete...
Fransız mutfağının kahvaltısının yıldızı olarak bilinen kruvasanın nasıl ortaya çıktığına dair birden fazla iddia var. Bazı yemek tarihçileri, kruvasanın aslında Avusturyalıların Kipferl olarak adlandırdığı ve kurabiyeye benzeyen lezzetin geliştirilmiş versiyonu olduğunu düşünüyor. Çünkü Kipferl de tıpkı kruvasan gibi hilal şeklinde. Peki, bir hamur parçasına bu şekli verme kararının Osmanlı ordusunun kullandığı savaş taktiğine dayandığını söylesem? Dilerseniz, hikayeyi baştan anlatalım.
Osmanlı ordusu 1683 yılında II. Viyana Kuşatması’na başladığında, kenti kolayca ele geçirebilmek için bir yandan surları topa tutarken bir yandan da yer altından kente giden bir tünel kazmaya başlamış. Bu sayede ani bir baskın yapıp Viyana’yı ele geçirmeyi planlamışlar. Ancak sabaha karşı, yani tüm kent sakinlerinin uyuduğu saatlerde kalkıp işlerinin başına geçen fırıncılar, yerin altından gelen sesleri duyup kent muhafızlarına haber vermiş.
Bu sayede baskına karşı gerekli önlemler alınmış ve Osmanlı ordusu bu kuşatmadan mağlup ayrılmış. Fırıncılar da Avusturya’nın kazandığı bu zaferde büyük rol oynadıklarını vurgulamak için, Kipferl isimli hamur işini Osmanlı sancağında bulunan hilalden ilham alarak kruvasanın bugünkü şekline sokmuşlar. Bu noktada yine farklı iddiaların ortaya atıldığını söylemek gerek. Kimileri fırıncıların bu eylemi kazandıkları zaferi anmak için yaptığını söylerken, kimileri de bunun bir tür dalga geçme yöntemi olduğunu düşünüyor.
Gelelim kruvasanın Fransız mutfağıyla tanıştığı döneme: Kuşatma sonrasında hilal şeklinde yapılarak kruvasana dönüşen, ancak hâlen Avusturya mutfağına ait olan Kipferl; Avusturya Arşidüşesi Marie Theresa’nın kızı Marie Antoinette ile Fransız tahtının veliahtının evlenmesi sonucunda sınırları aşmış. 1770 yılında gerçekleşen evlilikten sonra Marie Antoinette de özel aşçılarını yanına alarak Viyana’dan Paris’e taşınmış. Bu sayede hilal şeklindeki Kipferl’ler, yani kruvasanlar saray mutfağının gözdesi haline gelmiş. Kısacası, eğer söylentiler doğruysa, Fransız mutfağına atfedilen kruvasanın tarifi Avusturya’dan, şekli de Osmanlı’dan gelmiş.
3. Sezar Salata
Restoranların salata menüsünün vazgeçilmez üyesi olan tavuklu sezar salatayı evde de kolaylıkla hazırlamanız mümkün. Üstelik, çok daha uygun maliyetli şekilde! Bu salatayı özel kılan unsur elbette sezar sos. Sezar sosun...
Günümüzde ülkemizdeki neredeyse her restoranın menüsünde de görebileceğimiz ve dünyanın en ünlü salata çeşitlerinden biri olan Sezar salatanın, bir ihtiyaç neticesinde ortaya çıktığını biliyor muydunuz? Ançüez ve Worcestershire sos kullanılarak hazırlanan özel bir sosu bulunan bu salatanın kökeni İtalyan mutfağına dayanıyor. Söylentiye göre, Ceasar Oteli’nin restoranının sahibi olan Ceasar Cardini, 1924 yılında kutlanan Amerikan Bağımsızlık Günü sırasında çok zor bir gün geçirmiş. Çünkü müşteriler restorana akın etmiş ve daha günün yarısına gelinmeden yaşanan yoğunluk sebebiyle mutfaktaki birçok malzeme bitmiş.
Ceasar Cardini kendisinden en kısa sürede lezzetli yemekler sunmasını bekleyen onlarca müşterinin karşısında ne yapacağını şaşırmış. Bunun üzerine, mutfakta kıyıda köşede kalmış bazı malzemeleri birleştirip “bir acil durum yemeği” hazırlamaktan başka çaresi kalmamış. Bunun üzerine kruton, yeşillikler, zeytinyağı, limon suyu, sarımsak, ançüez, hardal, parmesan ve Worcestershire sosu bir araya getirerek bir salata hazırlamış. Bu salatanın mecburiyetten hazırlandığının anlaşılmaması için de garsonlara, salatayı müşterilere sunarken şefin özel tarifi olduğunu belirtmelerini istemiş. Müşteriler bu salataya bayılınca, ilerleyen günlerde de menüye eklenmiş. Şefin spesiyali olarak anılmaya başlandığı için de ismi Sezar salata olarak kalmış.
4. Sandviç
Bu kez zaman kısıtlılığı yaşadığınız ya da birkaç dakika içinde hem besleyici hem de son derece lezzetli bir tarif hazırlamak istediğiniz anlara çare olabilecek bir tarifle karşınızdayız! Hem kahvaltıda hem...
Günümüzde yüzlerce farklı çeşidi bulunan ve pratik öğünlerin vazgeçilmezi olan sandviçin ortaya çıkış hikayesi de oldukça ilginç. 1660 yılında İngiltere’de donanma komutanı olarak görev yapan Sir Edward Montagu’nun soyundan gelen John Montagu Sandwich, 1760’lı yıllarda Sandwich’in dördüncü kuşak kontuymuş.
Dönemin en yüksek makamlı kişilerinden olmasının yanı sıra kumarbazlığıyla da bilinen İngiliz kontu, sabahlara kadar kumar oynadığı masalardan kalkmamak için bazen yemek yemeyi unuturmuş. Bunun üzerine yardımcılarından masaya birtakım atıştırmalıklar getirmelerini istemiş. Ancak bu atıştırmalıklar da sürekli ellerinin kirlenmesine sebep oluyor ve haliyle oyunu bölüyormuş.
John Montagu, bu kez de yardımcılarından birkaç parça et ve yeşilliği iki kızarmış ekmek parçasının arasına koyarak getirmelerini istemiş. Böylece bu yiyeceği tüketirken elleri kirlenmiyor, kumar masasını ikide bir terk etmek zorunda kalmıyormuş. Kontun arkadaşları da zaman içinde bu fikri mantıklı bulunca, bu ekmek arası lezzet giderek daha popüler olmuş. Bunun üzerine, bu yeni keşfe yaşadıkları bölgenin ismini vermişler. Böylece sandviç, orijinal ismiyle Sandwich, kısa sürede tüm dünyaya yayılmış ve dünya mutfakları tarafından farklı şekillerde yorumlanmış.
5. Eggs Benedict
Kahvaltı sofralarını bir şölene dönüştüren tariflerden olan Eggs Benedict, önce New York’u, sonra da dünyanın geri kalanını etkisi altına almış ve kelimenin tam anlamıyla bağımlılık yaratan bi lezzet. Amerikan mutfağının...
Amerikan mutfağının kahvaltı ve brunch menülerinden eksik olmayan Eggs Benedict, ekmeğin üzerine jambon, poşe yumurta ve Hollandez sos konulmasıyla hazırlanan bir tür atıştırmalık. İştah açıcı sunumu sayesinde günümüzde de son derece popüler. Eggs Benedict’s ortaya çıkış hikayesi ise şöyle: 1894 yılında akşamdan kalma olduğu için bir an önce ağzına bir şeyler atmak isteyen emekli Wall Street borsacısı Lemuel Benedict, New York’taki Waldorf Hotel’in restoranına girmiş. Ardından da hızlıca tereyağlı kızarmış ekmek, kızarmış domuz pastırması ve yumurta sipariş edip bir de üstüne Hollandez sos ilave edilmesini istemiş.
Restoran şefi Benedict’in bu isteğini duyunca, değişik bir sunum yapmaya karar vermiş. Bunun üzerine müşterisinin istediği her şeyi üst üste koyarak masasına göndermiş. Bu ilginç tercih, kısa zaman içinde bölgede popülerlik kazanmış. Bunun üzerine şef tarifi daha da geliştirmiş ve müşterisinin adıyla birlikte menüye dahil etmiş.
6. Makaron
Genellikle Fransız mutfağına ait olduğu sanılsa da aslında İtalyan mutfağından çıkıp tüm dünyaya yayılan makaronlar, rengarenk görünümleri ve nefis lezzetleri ile tatlı krizlerine çözüm bulmak için harika bir alternatif. Yediden...
Makaronla ilgili bugüne dek bildiklerimiz esasen yanlış. Yaygın olarak bir Fransız tatlısı olarak bilinen makaronun kökeni aslında İtalyan mutfağına dayanıyor. İsmini İtalyancada ince hamur anlamına gelen macaroni sözcüğünden alan bu lezzetli tatlı, tarihte yaşanan birtakım olaylar sonucunda Fransız mutfağına ait bir lezzet olarak anılmaya başlanmış. Nasıl mı?
Aslında her şey, İtalya’nın önde gelen ailelerinden biri olan Medici’lerin kızı Catherine de Medici’nin II. Henry’le evlenerek Fransa’ya taşınmasıyla başlamış. 1533 yılında gerçekleşen bu evlilik, makaronun da Fransa’ya yolculuk yapmasına vesile olmuş. Çünkü Catherine de Medici damak tadına son derece düşkünmüş ve taşınırken yanında özel aşçısını da götürmüş. Makaron da aslında Medici’nin aşçısının imzasını taşıyan bir lezzetmiş. Hatta bu dönemde yalnızca bugün bildiğimiz şekliyle tatlı değil, baharatlı ya da peynirli versiyonları bulunan tuzlu alternatifleri de varmış.
Medici’nin aşçısının yaptığı makaronlar zaman içinde o kadar çok sevilmiş ki, Fransa’nın seçkin kesimi arasında bir hayli ün kazanmış. 1660 yılında ise Louis ve Marie-Therese’nin düğünü yapılmış. Bu düğünde Şef Adam’ın yaptığı makaronlar, bu lezzetin Fransa genelinde müthiş bir üne kavuşmasını sağlamış. Bu dönemde sadece yumurta akı, şeker ve badem kullanılarak hazırlanan makaronların bugünkü rengarenk görünümüne kavuşması ise 1862 yılında gerçekleşmiş.
Fransa’nın en ünlü ve köklü pastanelerinden biri olan Laduree pastanesinin kurucusunun kuzeni olan Şef Pierre Desfontaines, bu yıllarda iki makaronun arasına ganaj koymayı ve bu şekilde tek lokmalık lezzet bombaları yaratmayı keşfetmiş. Bu sayede Laduree pastanesi hâlen dünyanın en meşhur makaron üreticisi olarak anılıyor.
7. Croque Monsieur (Krok Mösyö)
Fransız mutfağının ünlü tostlarından biri olan Croque Monsieur, hazırlaması biraz zaman alsa da kahvaltıda ya da günün herhangi bir anında müthiş bir lezzet tatmak isteyenler için harika bir seçim. Özellikle...
Krok Mösyö ya da orijinal ismiyle Croque Monsieur, Fransız mutfağına özgü bir tür tost çeşidi. Fransız kafelerinde ve Brasserie’lerde mutlaka karşımıza çıkıyor. Krok Mösyö hazırlanırken iki tost ekmeğinin arasına peynir, jambon ve beşamel sos konuluyor. Özelliği ise ekmeklerin kızartılmış olmasına rağmen yumuşak kalması. Zaten “Croque “ sözcüğü Fransa’nın kırsal bölgelerinde çırpılmış yumurtaya bulanarak kızartılmış ekmek anlamına geliyor. Krok Mösyö’nün bir de üzerine yumurta kırılan versiyonu var. Onun ismi de Krok Madam (Croque Madame).
Krok Mösyö’nün ortaya çıkışı 1910 yılına dayanıyor. René Girard’ın 1947’de yayımlanan bir kitabına göre, bu tarihte Paris’in ünlü bistrolarından biri olan Bel Age’ın patronu Michel Lunarca, tost yaparken baget ekmeği yerine yumuşak beyaz ekmek kullanmaya karar vermiş. Kendisinin yakın çevresi tarafından “Yamyam” lakabıyla anıldığı biliniyor. Bir müşterisi bu yeni tarifte ne türden et kullanacağını sorunca, Lunarca da lakabına ithafen şaka yollu şekilde “Beyefendilerin (mösyölerin) etini!” şeklinde cevap vermiş. Krok Mösyö’nün ismi buradan geliyor.
Krok Mösyö yaklaşık 9-10 yıl içinde Paris’te o kadar ünlü olmuş ki, Marcel Proust’un Kayıp Zamanın İzinde adlı serisinin ilk kitabı olan Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde eserinde de sözü ediliyor.
8. Chocolate Chip Cookie (Parça Çikolatalı Kurabiye)
Amerikan mutfağının en ünlü tatlılarından biri olan chocolate chip cookie, Türkçe ismiyle parça çikolatalı kurabiye, aslında bizim mutfağımızdan alışık olduğumuz kurabiyelerden farklı bir tada ve görünüşe sahip. Amerikan kurabiyelerinde tarifte...
Amerikan mutfağının en popüler tatlılarından biri de ismi Türkçede kurabiye anlamına gelen cookie. Ancak Amerikan cookie’leri aslında hem lezzet hem de şekil bakımından bizim klasik kurabiyelerimizden biraz daha farklı. Yayvan ve büyük parçalar halinde hazırlanan cookie tariflerinde, klasik kurabiyelere kıyasla çok daha fazla tereyağı ve esmer şeker kullanılıyor. Ancak cookie’nin artık bizim mutfak kültürümüze de giriş yaptığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Artık neredeyse her kafeteryanın, tatlıcının ya da kahvecinin menüsünde cookie seçeneklerine rastlanabiliyor.
Parça çikolatalı kurabiye de cookie’lerin en bilindik ve popüler versiyonlarından biri. Ortaya çıkış hikayesi de gerçekten ilginç. Chocolate Chip Cookie, 1930’lu yıllarda Toll House Inn adlı bir restoran işleten Ruth Graves Wakefield isimli bir aşçı tarafından icat edilmiş. Ancak burada asıl ilginç olan, bu icadın yanlışlıkla yapılmış olması.
Wakefield normal şartlarda çikolatalı kurabiye hazırlarken çabuk eriyen ve hamur harcına karıştırılan bir çikolata kullanıyormuş. Ancak bu çikolatanın bittiğini çok geç fark etmiş. Bunun üzerine mecburiyetten, Nestle’nin o dönem piyasaya sürdüğü bir tür çikolatayı parçalayarak kurabiye harcına ilave etmiş. Çikolataların erimesini umuyormuş ama sonuç hiç de beklediği gibi olmamış. Çikolata parçaları yalnızca biraz yumuşamış, ancak hamur harcına karışmadan parça parça kalmış.
Wakefield’ın artık elden bir şey gelmeyeceğini düşünerek satışa sunduğu bu yeni kurabiye türü, müşteriler tarafından çok sevilmiş. Hatta II. Dünya Savaşı’na katılmak için yola düşen askerlerin aileleri, çocuklarına yanlarında götürmeleri için bu kurabiyeden vermişler. Chocolate Chip Cookie o kadar ünlü olmuş ki, Nestle ve Wakefield bir alaşma yapmış. Bu anlaşmaya göre bu kurabiyenin tarifi bundan sonra Nestle’nin çikolata paketlerinin hepsinde yazacak, karşılığında da Nestle Wakefield’a ömür boyu ücretsiz çikolata verecekmiş.
Ruth Wakefield’ın bu dönemde yanında çalışan George Boucher ise bu hikayeyi daha farklı anlatıyor. Boucher’in söylediğine göre, o gün kurabiye hamurunu karıştıran makinenin haznesine, hemen yanda duran çikolata çuvalı devrilmiş. Çuvalın içindeki kalıp çikolatalar makine tarafından kırılınca, Ruth hamuru kullanamayacaklarını ve baştan hazırlamaları gerektiğini söylemiş. Ancak George buna karşı çıkıp kurabiyelerin pişirilmesini sağlamış. Artık hangi hikaye doğrudur bilinmez. Ancak her koşulda bir yanlışlık sonucu ortaya çıkan bu nefis lezzet, hem çayın hem de kahvenin yanına gerçekten çok yakışıyor.
Sıra | İçerik | Kullanıcı Puanı |
---|---|---|
1 | Donut Tarifi | 8,4 |
2 | Kruvasan Tarifi | 8,8 |
3 | Tavuklu Sezar Salata Tarifi | 9,6 |
4 | Hindi Fümeli Avokadolu Sandviç Tarifi | 8,0 |
5 | Eggs Benedict Tarifi | 9,2 |
6 | Makaron Tarifi | 8,4 |
7 | Croque Monsieur (Krok Mösyö) Tarifi | 9,2 |
8 | Chocolate Chip Cookie (Parça Çikolatalı Kurabiye) Tarifi | 9,2 |
İtalyan Mutfağı:
Pizza: İtalya'nın Napoli şehrinden dünya çapında ün kazanmıştır. İnce hamur, domates sosu, mozzarella peyniri ve çeşitli malzemeler ile hazırlanır.
Makarna: Spagetti, fettuccine, penne gibi çeşitleriyle bilinir. Çeşitli soslarla servis edilir.
Çin Mutfağı:
Pekin Ördeği: Özel olarak hazırlanmış ördek, ince dilimler halinde kesilir ve genellikle hoisin sosu, ince dilimlenmiş salatalık ve taze soğan ile servis edilir.
Dim Sum: Çeşitli dolguları olan buharlı veya kızarmış hamur işleri. Çay ile birlikte servis edilir.
Japon Mutfağı:
Suşi: Sirke ile tatlandırılmış pirinç üzerine çeşitli deniz ürünleri, sebzeler ve bazen tropikal meyveler eklenerek hazırlanır.
Ramen: Et veya balık bazlı çorba, çeşitli malzemeler ve ramen eriştesi ile servis edilir.
Hint Mutfağı:
Curry: Et, balık, deniz ürünleri veya sebzelerle hazırlanan baharatlı sos. Pirinç veya ekmekle servis edilir.
Samosa: Sebze veya et dolgulu, baharatlı, üçgen şeklinde kızartılmış veya fırınlanmış bir hamur işi.
Meksika Mutfağı:
Taco: Yumuşak veya sert mısır tortillasına sarılmış et, peynir, sebzeler ve çeşitli soslar.
Guacamole: Ezilmiş avokado, soğan, domates, limon suyu ve baharatlardan oluşan bir dip sos.
Fransız Mutfağı:
Ratatouille: Kabak, patlıcan, biber ve domates gibi sebzelerle hazırlanan bir yemek.
Croissant: Katmanlı, tereyağlı bir hamurdan yapılan hafif ve gevrek bir pastane ürünü.
Tayland Mutfağı:
Pad Thai: Tamarind sosu, yer fıstığı, yumurta, filizler ve çeşitli deniz ürünleri veya et ile hazırlanan bir erişte yemeği.
Tom Yum Goong: Acı ve ekşi bir çorba, genellikle karides ve otlarla hazırlanır.
İspanyol Mutfağı:
Paella: Pirinç, safran, deniz ürünleri, tavuk ve sebzelerle hazırlanan bir yemek.
Tapas: Çeşitli küçük atıştırmalıklar veya mezeler. Genellikle şarap veya sangria ile birlikte sunulur.
Bu yemekler, kendi kökenlerindeki geleneksel pişirme yöntemleri ve yerel malzemelerle dünya çapında ünlü hale gelmişlerdir. Her biri, kendi kültürünün zenginliğini ve çeşitliliğini yansıtır.