Japon çay seremonilerinin yıldızı olan matcha çayı, aslında yeşil çayın bir alt türü. Ancak birçok özelliği bakımından yeşil çaydan tamamen ayrılıyor. Yeşil çayın ana vatanı dünyanın yaklaşık %80’ini kapsayan üretim hacmiyle Çin olduğu halde, matcha çayının ana bileşeni olan matcha tozu yalnızca Japonya’da üretiliyor. Zaten matcha sözcüğü de Japoncada “toz çay” anlamına gelen “ma” ve “cha” sözcüklerinin birleşiminden doğmuş. Matcha çayının hasadı ve üretim biçimi de yeşil çaydan oldukça farklı. Camellia Sinensis bitkisinden elde edilen yapraklar, matcha tozunun yapımı için hasadın son döneminde gölgelendiriliyor. Bu işlem, yaprakların klorofil ve antioksidan üretimini de artırıyor. Gölgelendirildikten sonra toplanan, buharlanan, kurutulan ve ebatlarına göre ayrılan yapraklar; son aşamada incecik bir toz haline gelene kadar öğütülüyor. Böylelikle ortaya matcha tozu çıkıyor!
Matcha tozunun klorofil ve amino asit bakımından zengin içeriği, ondan yapılan çayın da yoğun ve oldukça aromatik bir tada sahip olmasını sağlıyor. Ayrıca, bu toz çayın yanı sıra, birçok yemeğin içine de aroma katması için eklenebiliyor. Klasik matcha çayı hazırlamak için, bir çay kaşığı matcha tozunun bir fincan sıcak suyla karıştırılması yeterli. Ayrıca, su yerine süt kullanıldığı takdirde matcha latte de hazırlanabiliyor. Geleneksel Japon çay seremonilerinde matcha çayı hazırlanırken; bambu bir kaşık olan Chashaku, seramik ya da porselen bir çay kasesi olan Chawan ve bambudan yapılmış bir çırpma aleti olan Chasen gibi ekipmanlar kullanılıyor.