Suda yaşayan en kalabalık omurgalı grubu olan balıklar, soğukkanlı, solungaç solunumu yapan canlılar olarak tanımlanabilir. Balıkların dünyada dinozorlardan bile daha önce var olduğu biliniyor ve o günden bu güne geldiğimizde, balık türleri hala yaygın biçimde yaşamlarını sürdürüyor. Tüm dünyada 25 binin üzerinde balık türü olduğu tahmin ediliyor.
Balıklar canlılık açısından ve doğal dünyanın döngüsü açısından önem taşımlarının yanında, insanlar ve diğer hayvanlar için de kaliteli bir protein kaynağı oluşturuyor. Aynı zamanda, gıdada kullanımlarının dışında balıktan elde edilen ürünler sanayi ve hayvancılığın farklı kollarında kullanılıyor. Hal böyle olunca balıkların ekonomik değeri de artıyor. Dünyada balık avcılığı ve balık yetiştiriciliği çalışmaları uzun yıllardır devam ediyor ve dünya ekonomisinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Üç tarafı denizler ile çevrili ve pek çok tatlı su kaynağına sahip olan ülkemizde de durum değişmiyor. Balık ticareti ve yetiştiriciliği Türkiye’nin en önemli ekonomik kaynaklarından kabul ediliyor.
Ülkemizde bu bolluğa paralel olan bir balık tüketimi olmasa da, mutfağımızda balık kültürünün yeri oldukça fazla diyebiliriz. Dünyanın farklı bölgelerinde olduğu kadar, özellikle Japonya ve Afrika’nın okyanus kıyısı ülkeleri gibi yoğun olmasa da Türk mutfağı balık ürünlerinden beslenen bir mutfak olarak biliniyor. Dünyada ise bazı çöl ve karasal iklim ülkeleri hariç balığın girmediği bir kültür veya mutfak yok.
Balık, içerdiği protein oranı ve lezzetli eti nedeniyle insanlar tarafından severek tüketiliyor. Bunun yanında diğer et türlerine göre şeker ve nişasta oranın az olması balık etini sağlık açısından ön plana çıkarıyor. Aynı zamanda balık yağı gibi balık ürünleri, yüksek Omega3 ve yüksek enerji değeriyle, özellikle çocuklar için harika bir takviye gıda olarak biliniyor.