Ülkemizde özellikle son yıllarda çok fazla tüketilmeye başlayan brokolinin insan sağlığına faydaları ve eşsiz lezzeti biliniyor. Bu yeşil küçük ağaçlara benzeyen bitkinin anavatanı ise İtalya yarımadası. Roma İmparatorluğu döneminde keşfedilen brokoli o zaman lahanaya benzeyen bir sebze olarak tanımlanıyordu. Bunun muhtemel sebebi ise brokoli ve lahananın aynı familyadan geliyor olması gösterilebilir. Latince ismi “Brassica oleracea” olan brokoli “Brassicaceae” yani “Lahanagiller” familyasından köken alıyor. Brokoli yeşil rengi dışında kardeşi karnabahara çok benziyor. İki bitkinin yapısı ve dokusu neredeyse tamamen aynı. Hatta brokoli ve karnabahar çaprazlamasından üretilen “broccoflower” isimli bir bitki olduğunu da söyleyelim.
Brokoli Roma döneminden sonra Avrupa’da egzotik bir bikri olarak görülmeye başladı ve bu durum 20. yüzyılın başlarına kadar devam etti.1900’lerde İtalya’nın Sicilya bölgesinden ABD’ye göç eden göçmenler brokoliyi bu kıtaya götürünce, bu sebze bir anda popüler olmaya başladı. Brokolinin mutfakların gözdesi haline gelmesinde yalnızca ABD ile tanışması etkili olmadı. Brokoli sebzesi hem besin içeriğiyle hem de lezzeti ile ön plana çıkıyor.
Brokoli haşlama, ızgara, kızartma, kavurma ve çiğ olarak tüketilmeye uygun bir besin. Bu denli farklı pişirme metodu ile işlenebilmesi brokoliyi mutfakların şahı yapıyor. Brokoli bir yemek menüsünde ana oyuncu da olabilirken aynı zamanda çok nemli bir yancı olarak da kullanılabiliyor. Brokolinin besin içeriği oldukça zengin. Glisemik endeks değerleri çok düşük olan brokoli kan şekerinin dengelenmesi ve etkilenmemesi için oldukça ideal bir yiyecek. Aynı zamanda brokolide önemli miktarda lif bulunuyor. Brokolinin lifli yapısı tokluk hissi verdiği gibi sağlık açısından da insanlara çok faydalı oluyor.
Sindirimi, kemik ve diş sağlığını koruyan brokoli haşlanarak salata şeklinde, ya da çorba olarak soflarımızda yer alıyor.