Farklı bir lezzet, orijinal bir deniz ürünü arayanların tercih ettiği deniz tarağı son dönemde ülkemizde de popüler hale geldi. Dünyada zaten bu lezzeti bilen ve peşinden giden çok sayıda insan olduğunu biliyoruz. Pek çok kültürde ve mutfakta kendisine yer bulan deniz tarağı, özellikle Kuzey Atlantik ülkeleri, Güney Asya ülkeleri ve Avustralya civarlarında bolca avlanabiliyor. Bu ülkelerin arasına Türkiye’yi de dahil etmek mümkün.
Kabuklu bir deniz canlısı olan deniz tarağı, kuma gömülü şekilde ve genellikle okyanuslarda yaşıyor. Bu canlının avcılığı büyük oranda kış ve ilkbahar aylarında yapılıyor. Dalgıçlar deniz tarağını el yordamı ile topluyor ve ağlara doldurarak su yüzüne çıkarıyor.
Dünyanın en uzun yaşayan canlılarından biri olarak nam salan deniz tarağı, deniz mahsulü olarak genellikle lüks restoranların menülerinde karşımıza çıkıyor. Bunun sebebi hassas ve işlemesi zor bir ürün olması. Deniz tarağı gibi kaliteli, besin yönünden zengin ve işlenmesi zor bir canlının yüksek fiyatlara satılıyor olması bizleri hiç şaşırtmıyor. Pek tabii ki dünyanın farklı bölgelerinde uygun fiyatlara deniz tarağı yemek de mümkün olabilir.
Deniz tarağını harika bir lezzete dönüştürmek için bazı kıstaslara çok dikkat etmek gerekiyor. Çok nazik bir yapıya sahip olan canlının kabuğunun iç kısmından et ayıklanırken ve gerekli temizlik işlemleri yapılırken hassas olmak da fayda var. Yoksa deniz tarağının yenilebilen kısmı zarar görebiliyor. Deniz tarağı bu işlemlerden sonra ızgara, tava gibi klasik yöntemlerin yanı sıra modern pişirme teknikleri ile de pişirilebiliyor. Deniz tarağını taze haldeyken çiğ tüketmek de mümkün.
