Daha çok tatlı sularda bulunan hatta bu nedenle tatlı su ıstakozu olarak da anılan kerevit, aslında tuzlu sularda da bulunabilen kabuklu, on ayaklı türlerden biri olarak tanınıyor. Dünya üzerinde çok fazla kerevit alt türü var ve bu alt türlerin tamamı dünyanın farklı bölgelerine dağılmış durumda. Kerevit için karidesin büyüğü, ıstakozun küçüğü gibi algılar olsa da aslında bu kabuklu canlı oldukça kendine has özelliklere sahip.
Hem avcılığı hem de yetiştiriciliği yapılan kerevit, oldukça kolay bulunabilen ve ulaşılabilen bir deniz mahsulü olarak biliniyor. Dünya üzerinde kerevite ulaşamayacağınız bir lokasyon yok gibi. Hal böyle olunca bu küçük kabuklular pek çok kültürde ve mutfakta önemli bir besin olarak değerlendiriliyor. Aynı zamanda balık avlamada, balık yemlerinde ve çeşitli sektörlerde kullanılan kerevit önemli bir ticari değer taşıyor.
Oldukça lezzetli bir ete sahip olan ve gıda olarak sevilerek tüketilen kerevitin insan sağlığına da büyük artıları var. Kerevitin düzenli tüketilmesi cildi gençleştirip, canlandırıyor. Bunun dışında omega3 yağ asitleri, B12 gibi kritik vitaminleri ve mineralleri bünyesinde bulunduran kerevit, protein bakımından da oldukça zengin bir içeriğe sahip.
Kerevit diğer deniz veya sucul ortam kabukluları gibi genellikle haşlama yöntemi ile pişiriliyor. Kaynar suya atılan kereviti bu yöntem ile pişirmek çok zor değil. Asıl mesele bu lezzete ulaşmak için kabuklardan kurtulmak diyebiliriz. Kereviti ayıklamanın ayrı bir beceri ve tecrübe istediğini de hatırlatmadan geçmeyelim.