Şarap, etimolojik olarak Arapçada “şrb” kökünden kaynak alan “şarâb” kelimesinden Türkçeye geçmiş bir sözcük. Eski zamanlarda tüm alkollü içkiler manasında kullanılan bu sözcük, Türkçe kaynaklarda fermente üzüm suyundan yapılan alkollü içki manasında ise 1300’lü yıllarda kullanılmaya başlanıyor. Dünya’nın en eski içeceklerinden biri olan şarap, Türk kültürü dahil hemen hemen her kültürde önemli bir yer tutuyor.
Tarihin en köklü ve doğal içkilerinden biri olan şarap, genel olarak üzüm suyundan yapılan bir içki olarak tanımlanıyor olsa da çeşitli kültürlerde, şarabın tanımı farklı şekillerde yapılabiliyor. Örneğin, Türkiye’de şarap tanımında, “Taze üzüm şırası veya mayşesinin fermantasyonu ile üretilen alkollü bir içkidir.” İfadesi yer alırken, Almanya’da bu tanım, “Taze üzüm şırasından elde edilen ve fermantasyon sonrasında en az 55 g/L alkol içeren bir içecek.” Olarak karşımıza çıkıyor.
Arkeolojik çalışmalar Şarabın kökeninin bugünkü Gürcistan toprakları olduğunu söylüyor. Bu bölgede bağcılık ve şarapçılığın köklerinin M.Ö 6000’li yıllara kadar uzandığı biliniyor. Günümüzde ise Fransa başta olmak üzere, Avustralya, Arjantin, ABD, İtalya, İspanya ve Güney Afrika gibi ülkeler şarap üretiminin en yoğun olduğu bölgeler olarak biliniyor.
Şarap yapımı oldukça basit görünen ancak detayları çok karmaşık bir alkollü içecek. Basit tabirle şarap üzüm suyu ve mayadan elde ediliyor; fakat şarabın tadı, gövdesi, asiditesi ve tanen oranı gibi parametreler, şarabın yapıldığı üzüm türünden yapılma tekniğine kadar birçok faktörden etkileniyor. Şarabın bütün özellikleri tamamen bu faktörlerin kesişimi ile şekilleniyor.
Şaraplar genel olarak bazı sınıflandırmalara tabii tutuluyor. Şarabın rengi, tatlılık oranı, köpük durumu ve üretildiği meyve şırası (üzüm dışında) bu sınıflandırma basamaklarının ana başlıklarını oluşturuyor.
Şarap, keyifle tüketilen alkollü bir içecek olmasının yanı sıra edebiyat ve din bilimlerinde kutsal bir sembol olarak ya da aşk sözcüğünün tanımlamasında da kullanılıyor.